2 Nisan 2015 Perşembe

HaftaSonu Konya Gezisi -Gün 1

By
 


Konya biletini aylar önce Çumra'daki Lale bahçelerini görebilmek umuduyla pegasustan 65 liraya aldım ama geçen yıl geç kaldığım gezi için bu yıl erken oldu. Laleler henüz açmadığı için Konyanın çevresindeki yerleri gezdim.



Çok da aç olmadığımız için Zeze diye bir yerde çorba içtik. Konya'da bilinen sevilen çorbacılardanmış burası. Uçak zaten akşam 10 civarında indiği için ilk günü burada kapatıyoruz.
Sabah ilk hedef kahvaltı için Eski Pazarın ordaki Şendağlı Pidecisinde Konya Yağlısı yemek. Vedat Milör de gitmiş buraya. Yağlıda sadece küflü peynir olmasın diye hemen yanındaki dükkandan pastırma aldık öncelikle, Dilerseniz tüm malzemeyi kendiiz getirin dilerseniz orda pişirtin, ama tereyağ peynir haricindeki ek malzemeleri her türlü kendiniz götürmeniz gerekiyor.


Dükkan gerçekten baya küçük:)


Yağlı, gerçekten yağlı ve güzel.



Yağlı Fırını, üst katta ufak tabureler var iki-üç masa maksimum 10-12 kapasite

Eski Garajın orda güzel bir çay salonu :)

Kahvaltıdan sonra istikamet Çatalhöyük. Çumranın içinden geçerek gidiyoruz Çatalhöyük'e. Bilinen en eski yerleşim yeri imiş. Bitişik evlerden oluşan evlere çatıdan girilen sokaksız bir mahalle sanki. Kazılar halen devam ediyor. Şimdilik Üzeri kapatılmış İki Höyük var ziyarete açık.

Çatalhöyük'e giriş ücretsiz.Normalde bekçi ile geziliyor ama hava soğuk olduğundan bekçi bizi özgür bıraktı. Hemen girişte bir model ev var, bu olmasa arkeolog olmadığımızdan kalıntılardan pek bir şey anlaşılmıyor aslında.

Model evin arkasındaki müzemsi bilgilendirici yer de güzel bir şekilde hazırlanmış ve temel bilgileri veriyor. Çatalhöyükte ölüleri evin içine gömüyorlarmış ve bazı evlerde 60a kadar mezar tespit edilmiş. Ürkütücü ve şaşırtıcı. Bir başkam ilginç bilgi de evlerin eskileri yıkıldıkça üzerine yenisi yapılarak yenilenmesi ve o yüzden birinci höyükte zeminle 21 metre fark ortaya çıkmış olması.




Höyük'e doğru!

Rehber olmadan gezdiğimiz için ancak kalıntılara bakıyoruz ama yine de özellikle Çumra civarından geçerken uğranabilecek bir saat ayrılabilecek bir alan Çatalhöyük. Kapalı alan olsa da yazın biraz daha güzel olabilir yağmur-kar olmadığı zamanlarda.

Çatalhöyükten çıkıp Çumra'da Paşa Kebap'ta yemek molası verdikten sonra Kilistra'ya doğru gidiyoruz. Kilistra, peri bacalarının olduğu kaya kovukları, küçük mağaralarının olduğu Hatunsaray Beldesi'nde bir doğal güzellik, giderken Kral Yolu denilen Lystraya paralel olarak gidiyoruz. Resmiadı Gökyurt Köyü.




Daha teknik bilgileri http://www.kilistra.org/ adresinden alabilirsiniz:)

Kilistra için yalnızca yol kenarıdaki kayalara bakmamak lazım, köyün içine de girmek lazım, daha fazla doğal pencereli kayalar, oyuklar, yürüyüş yapılabilecek yerler var içeri girildiğinde. Köyün köpekleri belki risk olabilir ama kalabalık gidilrse onlar da bir şey yapmazlar :) 
Köydeki evler de taştan yapılarıya sadece izlemesi bile keyifli bir seyre sahip. Özellikle yazın mangalı alıp hem mangal yakmak hem yürüyüş yapmak hem peribacaları kaya ıyuklarını görmek için Kilistra çok güzel bir tercih olur bence.

 
Kilistra'dan dönüşte 80 binde devri alem isimli dev parka uğrayalım dedik ama 5 ten itibaren içeri almadıklarını 6 da da kapandığını gördük. Panoya göre İstanbul'dakiminyatürk gibi bir çok tarihi eser replikasının yanı sıra dışardan rahatlıkla görülebilecek çocuklara hoş zaman geçirtecek dev dinazorlar, gemiler vs de burada.

Ve akşam yemeği vakti geldiğinde tabii ki etliekmek, tabiiki Havzan!


0 yorum:

Yorum Gönder

Popüler